Bu dönemde gazetecilik yapan annesine görevlerinde eşlik etti, hatta birkaç fotoğrafı yerel gazetelerde yayımlandı. On beş yaşındayken Dan kendi defterlerini yapmaya başladı: kalın, şişkin defterlerin sayfalarını kolajlar fotoğraflar ve tuhaf çizimlerle doldurdu. Mezun olduktan sonra New York’a gitti, çok genç olmasına rağmen ”Mademoiselle Magazine”de kolaylıkla iş buldu. Sürekli Afrika’ya geri dönebilmek için planlar yaptığı birkaç ayın ardından bir arkadaşıyla birlikte beş Afrika ülkesini kapsayan ve çoğunlukla en güvenilir yer olarak gördükleri hapishanelerde kaldıkları Afrika turuna çıktı. Kaliforniya Üniversitesi’ne (UCLA) girdiğinde, bu deneyimlerinden yola çıkarak ”Student Transport Aid” adlı yardım derneğini kurdu. Kısa sürede topladıkları yirmi beş bin doları Malawi’deki bir mülteci kampına götürüp ”Save the Children”a bağışladılar. UCLA’ya döndüğü 1990 sonbaharında aklındaki tek düşünce bir sonraki macerası olan Dan yaz aylarında Fas’a giderek yerel süs eşyaları alıp Amerika’da bunları satarak ”Student Transport Aid”e para kazandırmaya karar verdi. Faslı hırsızlarla boğuşarak geçirdiği olaylı bir yazdan sonra rotasını Sahara’ya çevirdi. 1992 başlarında Iowa’daki Cornell College’de derslere katıldı. Aynı yıl nisan ayında yardımcı asistanlığını yapacağı ”Lost in Africa” filminin çekimleri için Kenya’ya gitti. 1992 yazında Somali’de kıtlık hat safhaya ulaşmıştı, Kenya’dan Somali’nin güneyindeki Baidoa kentine geçen Dan’in burada çektiği fotoğraflar milyonlarca insanın vicdan azabı çekmesine neden oldu. Kısa süre içinde bu fotoğraflardan çok etkilenen uluslararası haber ajansı Reuters için çalışmaya başladı.
Londra’da doğan Dan Eldon, çok küçük yaşlardan itibaren mizah duygusu gelişmiş bir çocuktu. Dan yedi yaşındayken ailesi Nairobi, Kenya’ya taşındı; burada İngiliz okuluna devam eden Dan gaddar matematik öğretmeni tarafından sürekli tartaklanınca ”okul fobisi” ortaya çıktı, kaydı her milletten öğrencilerin bulunduğu uluslararası bir okula alınınca okulla arası düzeldi. 1982’de Kenya’daki darbeden kıl payı kurtulduysa da, siyasal kargaşanın sonuçlarının bilincine varacak kadar olayların içindeydi.
Zamanının çoğunu Mogadişu’da geçiren Dan hem yaptığı işten dolayı heyecan duyuyor, hem de böylesi bir vahşete ve trajediye tanık olduğu için dehşete düşüyordu. Durum gittikçe kötüye gitti, Pakistanlı barış yanlılarının öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu, artık bütün dünyanın bölgedeki çatışmayı takip ediyordu. Dan bu dönemde çektiği fotoğraflarla dünyanın bütün önemli gazetelerinde kendine yer buldu. Yine de moralini yüksek tutmaya ve umudunu korumaya çalışan Dan, bir yandan da yardım toplamak için şapka, çanta ve kartpostallar satıyordu. ”Yaşasın Somali… Yağmalamadığınız için teşekkür ederiz.” sloganını taşıyan tişörtlerin iki yüz tanesi satışa çıktığı ilk gün yağmalandı. 1993’te ilk kitabı ”Somalia”yı yayımlayan Dan, kısa sürede tükenen kitabın bütün gelirini bölgede görev yapan askerlere bağışladı. Swahiliyi rahatlıkla konuşabildiği için ve ekipmanını çalmaya çalışan yerlilere küfür edebilecek kadar Somali dilini bildiği için Mogadişu’da kendisini güvende hissediyordu. Kötülüğü ile ün salmış ve çete reisleriyle hırsızların kol gezdiği Bahara’da yardım kuruluşlarının temsilcileri, generaller ve Birleşmiş Milletler üyeleri ile korkusuzca buluşabiliyordu.
Başlangıçta hevesli bir genç olarak görülse de, kısa sürede gerçek bir profesyonel olduğunu kanıtladı, hem meslektaşlarının saygısını hem de kendisine ”Mogadişu Valisi” ünvanını yakıştıran yerel halkın sevgisini kazandı. Şiddet ve korkunun gün geçtikçe arttığı ortamdan fazlasıyla nasibini alan Dan bu kadarının yeterli olduğunu düşünse de 1993’te bir süre daha bölgede kalmak üzere ajansıyla anlaştı. 2 Temmuz 1993’te üç meslektaşıyla birlikte General Aideed’in merkez bürosunu hedef aldığını düşündükleri bir bombalı saldırıyı belgelemek üzere Mogadişu’nun diğer ucuna gitti. Amerika ve Birleşmiş Milletler’in gözetimi altındaki elliden fazla insanın ölümü üzerine gittikçe artan kargaşa ortamında gözü dönen yerli halk gazetecilere taş ve sopalarla öldüresiye saldırdı. O gün ölen dört gazeteciden biri Dan Eldon’dı.