Londra’da doğan Dan Eldon, çok küçük yaşlardan itibaren mizah duygusu gelişmiş bir çocuktu. Dan yedi yaşındayken ailesi Nairobi, Kenya’ya taşındı; burada İngiliz okuluna devam eden Dan gaddar matematik öğretmeni tarafından sürekli tartaklanınca ”okul fobisi” ortaya çıktı, kaydı her milletten öğrencilerin bulunduğu uluslararası bir okula alınınca okulla arası düzeldi. 1982’de Kenya’daki darbeden kıl payı kurtulduysa da, siyasal kargaşanın sonuçlarının bilincine varacak kadar olayların içindeydi.Bu dönemde gazetecilik yapan annesine görevlerinde eşlik etti, hatta birkaç fotoğrafı yerel gazetelerde yayımlandı. On beş yaşındayken Dan kendi defterlerini yapmaya başladı: kalın, şişkin defterlerin sayfalarını kolajlar fotoğraflar ve tuhaf çizimlerle doldurdu. Mezun olduktan sonra New York’a gitti, çok genç olmasına rağmen ”Mademoiselle Magazine”de kolaylıkla iş buldu. Sürekli Afrika’ya geri dönebilmek için planlar yaptığı birkaç ayın ardından bir arkadaşıyla birlikte beş Afrika ülkesini kapsayan ve çoğunlukla en güvenilir yer olarak gördükleri hapishanelerde kaldıkları Afrika turuna çıktı. Kaliforniya Üniversitesi’ne (UCLA) girdiğinde, bu deneyimlerinden yola çıkarak ”Student Transport Aid” adlı yardım derneğini kurdu. Kısa sürede topladıkları yirmi beş bin doları Malawi’deki bir mülteci kampına götürüp ”Save the Children”a bağışladılar. UCLA’ya döndüğü 1990 sonbaharında aklındaki tek düşünce bir sonraki macerası olan Dan yaz aylarında Fas’a giderek yerel süs eşyaları alıp Amerika’da bunları satarak ”Student Transport Aid”e para kazandırmaya karar verdi. Faslı hırsızlarla boğuşarak geçirdiği olaylı bir yazdan sonra rotasını Sahara’ya çevirdi. 1992 başlarında Iowa’daki Cornell College’de derslere katıldı. Aynı yıl nisan ayında yardımcı asistanlığını yapacağı ”Lost in Africa” filminin çekimleri için Kenya’ya gitti. 1992 yazında Somali’de kıtlık hat safhaya ulaşmıştı, Kenya’dan Somali’nin güneyindeki Baidoa kentine geçen Dan’in burada çektiği fotoğraflar milyonlarca insanın vicdan azabı çekmesine neden oldu. Kısa süre içinde bu fotoğraflardan çok etkilenen uluslararası haber ajansı Reuters için çalışmaya başladı.



Birleşmiş Milletler’in gözetimi altındaki elliden fazla insanın ölümü üzerine gittikçe artan kargaşa ortamında gözü dönen yerli halk gazetecilere taş ve sopalarla öldüresiye saldırdı. O gün ölen dört gazeteciden biri Dan Eldon’dı.


